2000 “Muammer Çakı’nın-Bugünün İnsan Tipleri”,
ONBEŞGÜN DERGİSİ, Sayı: 6, Mart 2000, Eskişehir, Sayfa: 4–5.

 

MUAMMER ÇAKI’NIN-BUGÜNÜN İNSAN TİPLERİ

Kemal ULUDAĞ

Muammer ÇAKI’nın iletisiyle ön palana çıkan “Fırıldaklar” isimli eseri, üzerinde durulması, irdelenmesi gereken bir yapıt. Bunun nedeni günümüz Türkiye’sinin sosyo –politik, sosyo-kültürel kirlenmesine ve dejenerasyonuna dikkatleri çeken iletisi...

Muammer ÇAKI’nın yapıtı, 13 insan figürünün 110x100 cm. boyutunda bir platform üzerine köşelerdeki vantilatörlere dönük olarak, sanki statülerini simgeleyen farklı yükseklikteki kareler üzerine yerleştirilmesinden oluşmaktadır. Figürler yaklaşık 20 cm. yüksekliğinde ve kafasızdır. İnsanların kafalarının yerinde fırıldaklar bulunmaktadır. Erkek ve kadın figürlerinden oluşan insan tiplemeleri, stoneware çamurundan şekillendirilmiş, 1200 °C’de sırlı pişirilmiş seramik heykelciklerdir. İlk bakışta bu seramik heykelciklerin 20. yüzyıl erken dönem Amerikan Halk Heykelciliği’ndeki figürsel betimlemeleri çağrıştırdığı söylenebilir.

“Fırıldaklar” isimli düzenlemesi ile sanat çevresinde dikkatleri çeken genç seramik sanatçısı Muammer ÇAKI, 1959 Kütahya doğumlu. 1991 yılında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’nden mezun olan sanatçı aynı kurumda öğretim elemanı olarak görev yaptı. ÇAKI 40’a yakın karma sergiye katıldı, 6 kişisel sergi açtı ve değişik seramik yarışmalarında 4 ödül aldı.

ÇAKI’nın “Fırıldaklar” isimli yapıtındaki insanları, ilk planda “yabancılaşma” sürecinin sonuçlarını, somut olarak görebileceğimiz bir biçimde ortaya konmuş.

İnsanoğlu güdüsel yapısından kaynaklanan nitelikleri ve yaşadığı çevrenin, toplumsal yapısı içinde varolabilir. Endüstri Devrimine kadar özgün yapısını ve toplumsal edinimlerini dengeleyen insanoğlu, kapitalizmin yaşama biçimi ve değerlerinden dolayı bu dengeyi yitirmiştir denebilir. Salt kazanım temeline dayanan kapitalist sistemle çok şey elde eden insanoğlu, bir yandan da sahip olduğu, belki de değerini kavrayamadan sahip olduğu birçok şeyi de kaybetmeye başlar. İnsani değerler kapitalist rekabetin yasalarıyla yok edilirken, üretilen mal-meta-kapital tek değer haline gelir.

Bütün dünyada olduğu gibi, ülkemizde de, gerek toplumsal yaşamın geniş çerçevesi gerekse günlük ilişkilerin dar çerçevesi içinde olup biten birçok olayın en dikkati çeken belirtisi, çatışan anlayışların, çarpışan çıkarların arasında kişilerin harcanmasıdır. (1)

Her şeyin bir meta olarak algılandığı ve en büyük değer olarak kabul edildiği günümüzde, kimi insan toplumsal yaşamda kendi kabuğuna çekilmeye başlar, kimi insan ise bu sistemin adamı olarak kendini var kılar.

ÇAKI’nın “Fırıldaklar” isimli yapıtındaki insanlar, dejenere olmuş, insan ilişkilerine ve her şeye çıkar gözüyle bakan, bütün insani değerlerini yitirmiş ‘kişiliksiz’ tipler olarak dışa vurulmuş. Kendimizi bu insanlar arasında görme, görebilme cesaretini, dürüstlüğünü ve özelleştiririsini kaçımız yapabiliriz acaba? Bunu yapamasak da kendimizi ötede tutup, çevremize baktığımızda, yakın ve uzak çevremizde bu tipleri bulmak hatta isimlendirmek hiç zor değil.

İnsanlığa hizmet (ya da memlekete veya herhangi bir kuruma ve düşünceye hizmet) adı altında veya hizmet etmek niyetiyle kişilere yapılan haksızlıklar karışsında; bu haksızlıkları önemsemeyen veya önemsemeye korkan ya da -en kötüsü- kendi çıkarları gerektirdiği için önemsemeyen insanların tutumu karşısında boğazı tıkanan, midesi bulanan kişi için tek çıkar yol, kendisini bir örnek olarak önce sürüp, insanca yaşamak, böyle bir yaşamın her yönden gelen tehlikeleri ne olursa olsun, insana -kendi kendisine- yakışırcasına yaşamaktır. Böyle bir yaşamın temel koşulu, insanın, daha doğrusu kişinin ana değer, kayıtsız şartsız ana değer olduğunu gerçekten görebilmek, bunu her boyutuyla kavrayabilmek ve gözden kaçırmadan davranmak, bunu göremeyenlerin çıkaracağı güçlükleri bile bile bir şeyler yapmak, Don Kişot’ça da olsa birşeyler yapmaktır. (2)

ÇAKI’nın betimlediği insan tipleri, toplumda sivrilmek ya da kendi çıkarları için her kalıba girmekten çekinmeyen “kişiliksiz” insan tipleri olarak algılanmakta. Bu insan tiplemeleri; sokakta her an burun buruna gelebileceğimiz, çalıştığımız kurumlarda karşı karşıya oturduğumuz ve her mevkide görülen, insani değerlerini yitirmiş, günümüz değer yargıları ve yönelimleriyle “ben”liğini bulmuş, “işini bilen”, bugünün istendik insan tipleri…

1, 2 KUÇURADİ, loanna, ÇAĞIN OLAYLARI ARASINDA, Ayraç Yay., Ankara, 1997, s:7.